Affective Citizenship: Religion, Migration and Belonging in Europe
Funded by the Swiss National Science Foundation
Duration: 2018-2021
Projekt Description:
This research project explores the relationship between religious incorporation and citizenship in a comparative study of Sunni and Alevi communities from Turkey. The first subproject documents and analyses the legal integration processes of Alevism in eleven European countries. This part of the project will study if and to what extent different indicators of recognition exist in these countries. In doing so, it will develop a scale of measurement for the classification and analysis of the collected data and will test this against existing theories on the incorporation of Islam in Western Europe. The second subproject examines the relationship between religious recognition and feelings of belonging among members of both Sunni and Alevi communities by conducing ethnographic fieldwork in three different cities where Alevi and Sunni communities have been incorporated to different degrees: Basel, Hamburg and Vienna. The third subproject examines in detail the incorporation processes in Basel, Hamburg and Vienna as affective citizenship regimes in which both state actors and claim makers are negotiating the terms of belonging and in which certain desirable subjectivities are being created, adopted and contested. The research contributes both to the emergent field of affective citizenship and to the literature on the accommodation of Islam, providing new insights into Muslim and Alevi communities in Europe and their perspectives on citizenship, recognition, and belonging.
Im Schatten der öffentlichen Diskussionen über den Islam in Europa wird oft übersehen, dass westeuropäische Staaten bereits diverse Formen der Anerkennung des Islams auf lokaler und nationaler Ebene vorgenommen haben. Die religiöse Inkorporation des Islams hat sich zu einem wichtigen Politik- und Forschungsfeld entwickelt, in dem nicht nur religiöse Bedürfnisse, sondern auch die Grundbedingungen des Zusammenlebens verhandelt werden. Dabei macht dieser Prozess die Heterogenität und Konflikte innerhalb der verschiedenen religiösen Gruppen deutlich. So fordern alevitische Gemeinden eine separate Anerkennung des Alevitentums in Abgrenzung zum sunnitischen Islam. Dabei verweisen sie auf ihre staatsbürgerliche Kompatibilität mit den europäischen Gesellschaften als säkulare und progressive Religionsgemeinschaft. Dieses Forschungsprojekt untersucht die religiöse Inkorporation des Alevitentums und des Islams in Europa aus der Perspektive von Staatsbürgerschaft und politischer Zugehörigkeit. Dabei steht das Konzept der Affective Citizenship (affektive Staatsbürgerschaft) im Vordergrund, welches die emotionalen und affektiven Dimensionen von Staatsbürgerschaft betont. Das Projekt untersucht zum einen, wie in dem Prozess der religiösen Inkorporation sowohl von staatlicher Seite als auch von Religionsvertretern Staatsbürgerschaft verhandelt wird. Zweitens untersucht das Projekt, ob und wie die Anerkennung der Religion sich auf die Gefühle von politischer Zugehörigkeit auswirkt.
Batı Avrupa devletlerinin hem yerel hem de ulusal düzeyde Alevilik ve İslam gibi artık Avrupa toplumlarının sosyal dokusunun bir parçası haline gelmiş olan farklı din veya inançları yasal olarak tanıma biçim ve çabaları,1990’lı yıllarda başlayıp artarak devam eden Avrupa’daki İslam’la ilgili kamusal tartışmaların gölgesindekaldığı için söz konusu kapsayıcı yasal gelişmeler genellikle kamuoyu tarafindan göz ardı edilmektedir. İslam’ın yasal tanınma süreci, sadece dini ve inançsal ihtiyaçların değil, aynı zamanda birlikte yaşamanın asgari koşullarının da görüşülüp müzakere edildiği önemli bir toplumsal, politik ve araştırma alanı haline gelmiştir. Bu süreç, farklı dini veya inanç gruplarının içindeki heterojenliği ve uyuşmazlıkları da daha açık bir şekilde ortaya çıkarmayı beraberinde getirdi. Nitekim, Avrupa’daki Alevi toplulukları genelde Aleviliğin İslam’ın dışında kendine özgü bir inanç yasal statüsüyle tanınmasını talep ediyor. Bu araştırma projesi, Alevilik ve İslam’ın Avrupa’daki yasal tanınma süreçlerini vatandaşlık ve politik aidiyet bağları üzerinden okuyup incelemektedir. Araştırmanın merkezinde, vatandaşlığı bir ülkeye ait kimlik veya pasaport belgesini elde etmek gibi resmi ve idari işleminin ötesinde insanlarda oluşturduğu toplumsal, sosyal ve politik aidiyet ile onu gündelik hayatın akışında yoğun bir şekilde sarıp sarmalayan hissi ve dönüştürücü duygulanım bağı olarak gören yaklaşım vardır. Proje bir yandan devlet ile inanç toplulukları temsilcilerinin söz konusu din veya incancın yasal tanınması sürecinde topluma ait çoğunluk, azınlık gibi tüm grupların aidiyetlik his ve duygulanımlarını farklı şekillerde etkileyip dönüştüren vatandaşlık bağını nasıl müzakere ettiklerini araştırırken, diğer yandan da dinin veya inancın yasal bir statüye kavuşmasının söz konusu inanç topluluklarına ait bireylerin toplumsal, sosyal ve politik aidiyet duygularını etkileyip etkilemediğini ve nasıl etkilediğini inceler. Projenin bir diğer araştırması da 1960 işçi göçüyle Batı Avrupa’nın farklı ülkelerine yerleşip yüzlerce kültür ve inanç kurumları çatısı altında örğütlenerek Aleviliği kamusal bir kimlik haline getiren ve onbir farklı Avrupa ülkesinde kurumsallaşan Avrupa Alevilerinin genellikle Islam’ın dışında kendine özgü bir inanç olarak elde ettikleri yasal statü ve haklarına dair sistemli bir veri-tabanı oluşturmak, söz konusu verileri Avrupa’da farklı zaman ve mekanlarda ortaya çıkmış olan devlet-din ilişkisi modelleri bağlamında inceleyip analiz eden bır teorik çerceve ortaya koymaktır.